Güzel insanlar yaşadıkları ortamda “güzellik duygusu” ile güzel şeyler üretmek ister. Üretilmiş olan güzel şeylerden pay almak isteyen insanlar da bu ihtiyaçlarını güzel sanat eserlerinden karşılayarak ruhlarını doyurmuş olurlar.
Düşüncenin ve felsefenin şekillendirdiği, beyinle doğrudan bağlantılı bir “gönül dili” olan müzik, aynı zamanda insanlığın ortak malı olup bazı çevrelerce erdemli olmanın ve karakter sağlamlığının kaynağı olarak da görülmektedir.
Toplum, yaşayışını sürdürebilmek için, her alanda olduğu gibi kültür ve sanat alanında da yeni değerler yaratmak zorundadır. Yaratma, toplumun değerleriyle biçimlenen, “sanat ve kültür adamları”nca yapılır.
Geleneksel yapıya bağlı kalarak, kültür mirasına sahip çıkarak, yeni sentezlerle “yeni kültür ürünleri yaratmak” ve topluma sunmak çok önemli bir hizmettir. Kültürü yeni soluklarla yaşatmaktır.
Sayın Osman Dogan eserlerinde bir sanat endişesi olmadan bazen kendisinin bazen de halkın duygu ve düşüncelerini, sevinç ve acılarını, yiğitlik, sevgi ve sıla özlemi ile toplumsal olaylar gibi temaları sade bir dille ve içten gelen güzel ezgilerle anlatmaktadır. Eserleri, halk türküleri motifleri taşıyan ezgileriyle herkesin kendinden bir parça bulacağı iç dünyasını yansıtmaktadır.
1942 yılında Urfa’da dünyaya gelen Osman Doğan, küçük yaşlarda müzik ile iç içe olmuş, ortaokulda koro başkanlığı yapmış, onsekiz-yirmi yaşlarında 1958-1960 yılları arası Urfa Musiki Cemiyeti’ne devam ederek dönemin ustalarından yöre müziği bilgilerini almıştır. 1960’lı yıllarda Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ndeki yüksek tahsili sırasında “Urfa Kültür Derneği”nde Urfa halk müziği korosu çalışmalarına da katılmıştır.
Doğduğu ve yaşadığı yörenin, aldığı kültürün ve yaşadığı olayların Sayın Doğan’ın kişiliği üzerinde etkisi büyüktür. Geçmişteki anıları ve müzik birikimleri eserlerinin şekillenmesinde etkili olmuştur. Mensup olduğu “soylu kültür kaynağı”ndan bu eserlerin beslenmiş olması, yöresel ve bölgesel karakterlerin görülmesi, “arının çevresindeki çiçeklerden yararlanıp bal üretmesi” misalidir.
Sayın Osman Doğan Ankara’daki yüksek tahsil yıllarıyla iş hayatında ve daha sonra da 1983 ile 1987 seçimlerinde iki dönem Şanlıurfa milletvekilliği süresince “bir kent aydını” olarak, halkın istek ve ihtiyaçlarıyla ilgilenerek, çeşitli zeminlerde topluma hizmet etme mutluluğunu ve gururunu da yaşamıştır. Özellikle meclis ve parti çalışmalarında tutarlı, ilkeli, verimli ve başarılı bir siyaset adamı olarak olumlu intibalar bırakmıştır.
Milletvekilliğinin ilk yılında hazırladığı “Kurtuluş Savaşında gösterdiği kahramanlıktan dolayı ‘Urfa’ ili adının ‘ŞANLIURFA’ olarak değiştirilmesine ilişkin kanun teklifi” milletvekillerine ve meclise sunduğu gerekçeler sonucunda, TBMM’de 12.06.1984 tarihinde kabul edilerek kanunlaşmıştır. 3020 sayılı bu kanun 22.06.1984 tarih ve 18439 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. “ŞANLI” unvanı tarihsel bir hakkın teslimi olmuş ve tarihte yeni bir sayfa olarak yerini almıştır.
Kültür birikimlerinin ve ürünlerinin aydınlığa çıkarılması, halkımızın ve insanlığın bilmesine, yararlanmasına sunulması gerekmektedir. İşte bu noktada Sayın Osman Doğan üzerine düşeni özveriyle yerine getirmiştir. Halk müziğine gönül verenler adına kendisini yürekten kutluyorum.
Ayrıca, yirmi yıldan beri yapmakta olduğumuz Şanlıurfa kültürü ile ilgili araştırma ve tanıtma çalışmalarımızda bize vermiş olduğu destekten ve gösterdiği yakın ilgiden dolayı teşekkür ediyor ve saygılar sunuyorum.
Bu yazı toplam 12196 defa okundu.