URFAM ÜSTUNE
Necip MİRKELÂMOĞLU
Kara gözlü ceylan gezer dağında,
Ilgıt Ilgıt esen yeller konuşur,
Al göğüslü bülbül öter bağında
Mor sümbüller, sarı güller konuşur!
Bu cihanda rastlanılmaz eşine.
Şehit makberidir, basma taşına;
Mübârek şehirde adım başına
Öksüzler, yetimler, dullar konuşur!
Tanrı’nın bûsesi parlar alnında,
İmtihan vermiştir vatan yolunda,
Gayret zamanında, namus gününde
Mavzer kabzasında el'ler konuşur!
Seher bülbül gül’e geldiği zaman,
Dertli mızrap tele geldiği zaman,
Mukîm Tahir dil’e geldiği zaman,
Gamlı saz göğsünde tel’ler konuşur!
İhvan’lar doldurmuş yine eyvan’ı,
Sazlarda çalınan Urfa Divan’ı,
Türkü İbrahimî, hoyrat şirvanı
Halepli’de ehl-i diller konuşur!
Urfalıyam, gam dilini bilirem,
Bülbül gibi gam dalına gebrem.
Ölürem ben, gam olmazsa ölürem:
Böyle ancak Urfa’lılar konuşur!